Dil Kökü Kanseri


Dil Kökü Kanseri

Dil kökü kanseri, orofarenksin bir parçası olan dilin arka bölümünde gelişir ve anatomik konumu nedeniyle sıklıkla geç tanı alır. Tütün ve alkol kullanımı ile HPV enfeksiyonu başlıca etyolojik faktörlerdir; genetik yatkınlık ve yaşam tarzı unsurları riski etkiler. Klinik olarak kalıcı boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, ses değişikliği, kulak ağrısı ve boyunda lenf nodu büyümesi ile başvurabilir. Tanıda endoskopik değerlendirme, US, MR, BT ve PET-BT gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır; kesin tanı biyopsi ile konur. Tedavi; evre ve HPV durumuna göre cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonlarını içerir, fonksiyonel sonuçları optimize etmeyi hedefler. Erken tanı ve tedavi sonrası düzenli takip, nüksü ve morbiditeyi azaltmada kritik önemdedir.

Dil kökü kanseri nedir?

Dil kökü kanseri, dilin arka bölümünde (orofarenks içinde) ortaya çıkan ve konumu sebebiyle ağız içinden doğrudan görülmesi zor bir kanser türüdür. Bu nedenle sıklıkla geç dönemde fark edilir ve tanı anında boyun lenf düğümlerine yayılım görülebilir. Erken başvuru ve değerlendirme, tedavi başarısı açısından kritiktir.

Risk faktörleri

Hastalığın gelişiminde en önemli etmenler tütün ve alkol kullanımıdır. HPV (İnsan Papilloma Virüsü) enfeksiyonu bazı alt tiplerde belirgin rol oynar. Genetik yatkınlık, kötü beslenme alışkanlıkları ve bağışıklık sisteminin zayıf olması da riski artırabilir.

Kimlerde daha sık görülür?

Aşırı sigara ve alkol kullanan bireylerde, genellikle erkeklerde daha sık rastlanır. HPV ile ilişkili vakalar daha genç erkeklerde de görülebilir. Kadınlarda ve özellikle çocuklarda görülme oranı daha düşüktür.

Belirtiler

  • Dilin arka kısmında geçmeyen yara, kabarıklık veya kitle
  • Dili hareket ettirmede güçlük
  • Uzun süren boğaz ağrısı, yutma güçlüğü
  • Seste değişiklik
  • Kulak ağrısı, boğazda dolgunluk hissi
  • Ağızdan kan gelmesi

Lenf bezlerine yayılım halinde boyunda kitle ortaya çıkabilir. Belirtiler birkaç haftadan uzun sürerse bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulmalıdır.

Tanı nasıl konur?

Tanıda ayrıntılı öykü ve KBB muayenesinin yanı sıra endoskopik değerlendirme yapılır. Ailede kanser öyküsü ve risk faktörleri sorgulanır. Görüntüleme yöntemleri ve biyopsi ile tanı kesinleştirilir.

Görüntüleme yöntemleri

Ultrason (US), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ve Bilgisayarlı Tomografi (BT) yayılım ve tümör boyutunu değerlendirmek için kullanılır. Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-BT), tümörün vücuttaki dağılımını ve metabolik aktivitesini göstererek evreleme ve tedavi planlamasına katkı sağlar.

Biyopsi

Klinik ve görüntüleme ile kanser şüphesi saptandığında kesin tanı biyopsi ile konur. Sıklıkla insizyonel biyopsi tercih edilir; endoskopik fırça biyopsisi de seçilmiş olgularda kullanılabilir.

Geç tanının sonuçları

Teşhisin gecikmesi hastalığın ileri evrelere ilerlemesine, tedavi seçeneklerinin kısıtlanmasına ve başarı oranlarının düşmesine yol açabilir. Erken tanı, sağkalım ve fonksiyonel sonuçlar açısından belirleyicidir.

Evreleme

Evre, tümör boyutu, bölgesel lenf nodu tutulumu ve uzak yayılımın varlığına göre belirlenir:

  • Evre 1: Lezyon ≤ 2 cm, lenf yayılımı yok.
  • Evre 2: Lezyon 2–4 cm, lenf yayılımı yok.
  • Evre 3: Lezyon > 4 cm ve/veya yakın lenf nodlarına yayılım.
  • Evre 4: Komşu yapılara veya uzak organlara yayılım.

Tedavi seçenekleri

Tedavi; tümörün evresi, genel durumu ve HPV ilişkisine göre bireyselleştirilir. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi tek başına veya kombine uygulanabilir. HPV ile ilişkili olgularda sıklıkla kemoradyoterapi birincil seçenek olabilir; HPV dışı olgularda cerrahi tedavi çoğu kez ön plandadır ve gerekli hallerde adjuvan radyoterapi veya kemoterapi eklenir. Amaç hem onkolojik kontrolü sağlamak hem de yutma ve konuşma fonksiyonlarını mümkün olduğunca korumaktır.

Ameliyat sonrası bakım ve rehabilitasyon

Ameliyatın kapsamına bağlı olarak geçici nazogastrik beslenme tüpü gerekebilir. Yutma ve konuşma terapisi, beslenme desteği ve yakın klinik izlem iyileşmeyi hızlandırır. Patoloji ve evreye göre ek (adjuvan) tedaviler planlanabilir.

Nüksü azaltmak için öneriler

  • Tütün ve tütün ürünlerini tamamen bırakmak
  • Alkol kullanımından kaçınmak
  • Dengeli ve doğal beslenme ile bağışıklığı desteklemek
  • Hekimin önerdiği düzeyde düzenli egzersiz yapmak
  • Planlanan klinik kontrolleri ve görüntüleme/biyokimya takiplerini aksatmamak