Meme Kanseri Kemoterapisi
Meme kanserinde kemoterapi, tekli veya kombinasyon şemalarıyla kanser hücrelerini hedefleyerek yineleme ve mortaliteyi azaltmayı amaçlar. Uygulama çoğunlukla cerrahi sonrası adjuvan olarak yapılırken, lokal ileri/metastatik hastalıkta veya meme koruyucu cerrahiye olanak sağlamak amacıyla neoadjuvan olarak da tercih edilebilir. Tüm hastalar kemoterapiye ihtiyaç duymaz; yaş, tümör boyutu, biyolojik özellikler ve lenf nodu durumu gibi faktörlere göre risk temelli seçim yapılır. Oncotype DX ve Prosigna gibi genomik testler tekrarlama riskini öngörerek kemoterapi gereksinimine ilişkin kararları destekler. Erken dönemde miyelosupresyon, bulantı-kusma ve alopesi; geç dönemde amenore ve kardiyak etkiler görülebilir, bu nedenle yakın klinik izlem önemlidir.
Kemoterapi Nedir?
Kemoterapi, kanser hücrelerini ortadan kaldırmak için bir veya birden fazla ilacın eşzamanlı kullanımını ifade eder. Uygun protokollerle uygulandığında bazı hasta gruplarında yineleme ve ölüm oranlarında yaklaşık yüzde 15-30 azalma sağlanabilir.
Hangi Durumlarda Uygulanır?
Meme kanserinde kemoterapi sıklıkla cerrahi sonrası adjuvan tedavi olarak verilir. Lokal ileri ve cerrahiye uygun olmayan durumlarda veya diğer organlara yayılmış (metastatik) hastalıkta ise genellikle ilk basamak sistemik tedavidir. Ayrıca, tümörü küçülterek meme koruyucu cerrahiye olanak sağlamak amacıyla ameliyat öncesi (neoadjuvan) kemoterapi tercih edilebilir; böylece mastektomi ihtiyacı azalabilir.
Tüm Meme Kanseri Hastaları Kemoterapi Almalı mı?
Hayır. Kemoterapi kararı; yaş, tümör boyutu, derecesi, hormon reseptörleri ve HER2 durumu, lenf nodu tutulumu ile eşlik eden hastalıklar dikkate alınarak kişiye özgü verilir.
Kimlere Uygulanmaz?
- Ağır kalp yetmezliği olan hastalar
- İleri düzey böbrek veya karaciğer yetmezliği bulunanlar
- Belirgin bağışıklık sistemi baskılanması olanlar
- Şuur bozukluğu bulunan hastalar
Yan Etkileri Neler?
- Erken dönem: Lökosit düşüklüğü (bağışıklık baskılanması), kansızlık, bulantı, kusma, iştahsızlık, saç dökülmesi
- Geç dönem: Adet kesilmesi (amenore) ve bazı rejimlerde kalp fonksiyonlarında bozulma
Günümüzde destek tedavilerinin gelişmesiyle yan etkiler daha iyi yönetilebilmektedir; yine de yakın klinik izlem gereklidir.
Ne Zaman Kemoterapi? Ne Zaman Hormonoterapi?
Karar; hastanın yaşı, tümör boyutu, biyolojik ve patolojik özellikleri, reseptör durumu ve lenf nodu yayılımı gibi ölçütlere göre verilir. Bu bilgiler ışığında hastalar düşük, orta veya yüksek risk gruplarına ayrılır.
Risk ve Endikasyon Örnekleri
- T1N0 (≤2 cm, nod negatif) hastalar: Tümörün olumsuz biyolojik özellikleri var ise kemoterapi düşünülebilir.
- ≥2 cm tümör veya nod pozitif hastalar: Genel durumu uygunsa çoğu hasta kemoterapi adayıdır.
Genomik Testler: Oncotype DX
Oncotype DX, tümörde 21 genin ifadesine bakarak bir yineleme skoru üretir. Düşük skor, yalnızca hormonoterapi ile izlem seçeneğini güçlendirirken; yüksek skor kemoterapiden fayda olasılığını destekler ve sonrasında hormonoterapi planlanabilir.
Prosigna Testi
Prosigna, nanoteknolojik analizle endokrin tedavi altında 10 yıllık tekrarlama riskini öngörmeye yardımcı olur. Sonuçlar, ek kemoterapi gerekliliğine dair klinisyene yol gösterir ve doğru biyolojik sınıflama, uygun hedefe yönelik veya hormonal tedavi seçimlerini kolaylaştırır.
Takip ve Destek
Tedavi süresince kan sayımları ve gerekli hastalarda kalp fonksiyonları yakından izlenmelidir. Destekleyici ilaçlar yan etkileri azaltmada etkilidir; tedavi planı onkoloji ekibiyle birlikte kişiye özel şekilde düzenlenir.