Omurga Enfeksiyonu Nedir? Omurga Enfeksiyonu Belirtileri


Omurga Enfeksiyonu Nedir? Omurga Enfeksiyonu Belirtileri

Omurga enfeksiyonları; vertebra, disk, dura ve epidural boşluğu tutabilen, çoğunlukla bakteriyel kökenli ancak viral ve fungal etkenlerle de görülebilen klinik tablolardır. Risk; immünsüpresyon, diyabet, obezite, malignite, malnütrisyon ve cerrahi enstrümantasyonla artar; postoperatif olgular genellikle ilk 3 gün–3 ay arasında belirti verir. Tanıda öykü ve muayenenin yanı sıra CRP/ESR yükselişi, MR gibi görüntüleme ve etken saptamak için kültür-biyopsi kritik önemdedir. Yönetim; etkene yönelik antimikrobiyal tedavi ve gerekirse korse kullanımıyla konservatif olabilir; instabilite, apse, deformite ya da nörolojik defisit varlığında cerrahi dekompresyon, debridman ve stabilizasyon gerekebilir. Tedavi süresi olgunun yaygınlığına göre değişir ve klinik iyileşme ile akut faz reaktanlarının normalleşmesi tedavinin sonlandırılmasında belirleyicidir.

Omurga enfeksiyonu nedir?

Omurga enfeksiyonu; omur kemikleri, omurlar arası diskler, omuriliği saran zar (dura) ve omurilik etrafındaki boşlukta mikroorganizmaların yol açtığı iltihaplanmadır. En sık etken bakterilerdir; ancak virüsler ve mantarlar da sorumlu olabilir. Enfeksiyon, omurga cerrahisi sonrası gelişebileceği gibi, malnütrisyon, bağışıklık sistemi baskılanması, HIV, kanser, diyabet, obezite ve pastörize edilmemiş süt ürünleri tüketimine bağlı bruselloz gibi durumlarda kendiliğinden de ortaya çıkabilir. Cerrahiye özel riskler arasında uzun operasyon süresi, enstrümantasyon kullanımı ve revizyon ameliyatları bulunur; özellikle implant kullanılan işlemlerde enfeksiyon oranı %4’e yaklaşabilir ve çoğu vaka ameliyattan sonraki 3. gün ile 3. ay arasında belirti verir.

Belirtiler

En sık yakınma, giderek artan sırt veya boyun ağrısıdır. Bilinen kanser öyküsü ya da enfeksiyon açısından risk faktörleri bulunan hastalarda omurga ağrısı mutlaka ciddiye alınmalıdır. Üç haftadan uzun süren ve şiddeti artan ağrı, tümör ya da enfeksiyon açısından araştırma gerektirir. Kısmi veya tam felç gibi nörolojik belirtiler acil değerlendirme nedenidir.

  • Ateş
  • Halsizlik
  • Baş ağrısı
  • Boyun tutukluğu
  • Ameliyat yarasında şişlik, kızarıklık, hassasiyet
  • Yara yerinden akıntı
  • Kol veya bacaklarda uyuşma, his kaybı ve kas gücünde azalma

Tanı

Tanı; ayrıntılı öykü ve fizik muayene ile başlar. Enfeksiyondan şüphelenildiğinde tam kan sayımı, C-reaktif protein (CRP) ve eritrosit sedimantasyon hızı gibi testler ile direkt grafi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ve gerekirse sintigrafi istenir. Ameliyat sonrası erken dönemde CRP ve sedimentasyon yüksek seyredebilse de genellikle birkaç hafta içinde normale döner; geç dönemdeki belirgin yükseklik enfeksiyonu düşündürür. Etken mikroorganizmayı saptamak amacıyla kan kültürleri, yara kültürleri ve çoğu zaman görüntüleme eşliğinde lokal anestezi altında biyopsi yapılır. Ayrıca klinik şüpheye göre brusella serolojisi ve tüberküloz için PCR ya da PPD testi uygulanabilir.

Tedavi yaklaşımları

Doğru tanı, tedavi stratejisinin temelini oluşturur. Tedavi seçiminde; etkene yönelik etkin bir medikal seçenek olup olmadığı, omurganın mekanik stabilitesinin korunup korunmadığı ve nörolojik tutulumun varlığı belirleyicidir.

Cerrahi dışı tedavi

Uygun olgularda antibiyotik, antitüberküloz, antiviral veya antifungal tedaviler uygulanır. İlaçlar ağızdan ya da damar yoluyla verilebilir; damar yoluyla tedavi hastanede veya kateter yardımıyla evde sağlık hizmeti eşliğinde sürdürülebilir. Tedavi süresi etken ve yaygınlığa göre 7–10 günden 6–12 haftaya kadar değişebilir. Ağrının kontrolü ve omurganın korunması için kısa süreli korseleme önerilebilir.

Cerrahi ne zaman gerekir?

Antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen apseler, omurların hasarına bağlı instabilite veya deformite (kifoz, kayma, yana eğilme) ve şiddetli ağrı varlığında cerrahi düşünülür. Omurilik basısı ile seyreden kuvvet kaybı veya belirgin uyuşukluk gibi nörolojik defisitlerde acil dekompresyon gerekir.

Cerrahi seçenekler

Cerrahi yaklaşım; enfeksiyonun tipi ve yeri, apse boyutu, doku tahribatı ve hastanın bağışıklık durumuna göre şekillenir. Bazı olgularda sadece apse drenajı ve enfekte dokuların temizlenmesi (debridman) yeterliyken, bazılarında harap olmuş omur bölümlerinin çıkarılması ve kafes ile vida-çubuk sistemleriyle stabilizasyon gerekir. Yara yönetimi kapalı drenle yapılabileceği gibi, seçilmiş hastalarda yara geçici olarak açık bırakılıp periyodik yıkama veya negatif basınçlı yara tedavisi ile sürdürülür.

  • Enfeksiyonun uzaklaştırılması: Debridman ve gerektiğinde apse drenajı ile enfekte dokular azaltılır.
  • Nörolojik basının giderilmesi: Omurilik ve sinirler üzerindeki bası dekompresyon ile kaldırılır, iyileşme şansı artar.
  • Stabilizasyonun sağlanması: Çıkarılan dokuların yarattığı instabilite kafesler ve enstrümantasyonla düzeltilir.

Tedavi ne zaman sonlandırılır?

Yaygın ve ciddi enfeksiyonlarda tedavi süresi uzayabilir. Cerrahi sonrasında antimikrobiyal tedavi ağızdan veya damardan devam eder. Klinik bulguların gerilemesi ve lökosit, CRP ile sedimentasyon değerlerinin normalleşmesi tedavinin sonlandırılmasında temel ölçüttür.

İyileşme süreci

İyileşme süresi hastadan hastaya değişir. Debridman ve stabilizasyon uygulanan olgularda standart takip protokolleri izlenir; geniş eksizyon gerektiren durumlarda hastanın koşullarına göre ek tedaviler (ör. uzun süreli antibiyotik, gerekirse onkolojik tedaviler) planlanabilir.